Viyana gezi yazısı, gezi planı, Viyana turu, Viyana'da yeme içme, Viyana'da gece hayatı, Avusturya Gezisi.
Avrupa gezilerimizin üçüncüsünü olan Avusturyanın başkenti Viyana'ya sevdiğimiz bir çiftle gittik. 2 gece 3 gün süren kısa ama oldukça keyifli bir seyahat oldu. Biletlerimizi yaklaşık 4 ay önce Pegasusus kampanyasından faydalanarak oldukça indirimli almıştık. Otelimiz Hotel Pension Kafeeühle'yi de yine www.booking.com adresinden, daha önce kalan kişilerin yorum ve öneriler doğrultusunda uygun ve merkezi olacak şekilde rezerve ettik. Otelimiz Viyana Batı Tren İstasyonu'na (Westbahnhof) çok yakın mesafede merkezi bir konumdaydı.
04/03/2011 Cuma (1.gün) : Türkiye - Viyana uçuşu yaklaşık 1 saat 55 dakika sürdü. Viyana havalimanına iner inmez, havalimanı-şehir merkezi (3,6 euro gidiş-dönüş) ve şehir içi ulaçımımızda kullanmak üzere biletlerimizi (48 saat sınırsız 13 Euro) aldık.Havalimanından S7 treniyle ve ardından U3 metrosuyla otelimizin bulunduğu yere geldik.İlk günümüzü genel şehir turu yaparak geçirmeye karar verdik ve şehir merkezi olan Kaertner Strasse'ye gittik. İlk olarak Viyana'nın meşhur yemeği şinitzeli tatmak için forumlarda önerilen bir restorant olan Figlmüller'e gittik.Şinitzeli çok güzeldi ama daha güzeli yanında yediğimiz muhteşem soslu patates salatasıydı.Restoranta tam yemek saatinde giderseniz uzunca bir kuyrukta sıra beklemek durumunda kalabilirsiniz. (Figlmüller şehir merkezi olan Kaertner Strasse’de, Stephansdom (büyük katedralin) arkasındaki bir pasajda ve cadde üstünde olmak üzere 2 yerleri var biz cadde üstündekine gittik,tavsiye ederiz.)
Katedralden ilerleyince karşınıza bir çok alışveriş mağazasının bulunduğun büyük bir cadde çıkıyor,biz en çok ilgimizi çeken mağaza olan Swaroskiye daldık:) Bu ışıltılı mağazanın cadde üzerinde bikaç şubesi var ama biz en büyük ve en gösterişli olana gittik, genel olarak pahalıydı ama uygun fiyatlı ürünlerde mevcuttu.
İlk gün için bu kadar gezi yeter diyerek, Opera binasının çapraz karşısındaki Hotel Sacherin cafesinde yine Viyanaya has Apfelstrudel ve Sachertorte tatlılarından tatdık.
05/03/2011 Cumartesi (2.gün) :Bugün gezimize Belvedere Sarayını gezerek başladık.
Belvedere Sarayı Landstrasse'de iki parçadan oluşan barok stilde bir saraydır.
Belvedere Sarayı 1668-1745 yıllarında Savoy Prensi Eugen emri ile mimar Johann Lucas von Hildebrandt´a yaptırılmışdır.Yukarı ve Aşağı Belvedere Sarayı olarak iki parçadan oluşan barok yapılar birbirine çok geniş ve gözalıcı bir bahçe ile bağlıdır.Landstrasse'de bugün müze olarak kullanılan yapılarda çok önemli tarihi tablolar da vardır.Yukarı Belvedere Sarayı´nın en önemli özelliği ise 15 Mayıs 1955'da Avusturya'nın II. Dünya Savaşı'n dan sonra özgürlüğüne kavuştuğu anlaşmanın burada imzalanmış olmasıdır.
Sarayın önündeki havuz soğuktan buz tuttuğu için yansıma fotoğrafı malesef çekemedik. Sarayın bahçesindeki geometrik kesilmiş ağaçlar sarayın havasına hava katmış.
Saraydan sonra ikinci durağımız, bir zamanlar Avrupanın en büyük şimdi ise Londra'dan sonra en büyük dönmedolabının olduğu Prater'di. Prater içinde bulunan Viyana’nın sembollerinden olan Riesenrad (Dönme Dolap) 1896 yılında İmparator I.Franz Joseph’in tahta çıkışının 50. yılı dolayısıyla İngiliz mimar Walter B. Basset’e 30 adet vagonlu olarak yaptırılmıştır. II. Dünya Savaşı’nda hemen hemen tamamı yanmış 1947 yılında 15 vagonlu olarak tekrar hizmete açılmış. Biz de bu tarihi dönmedolaba binerek şehri yüksekten izleme fırsatı bulduk. (1 tur :10 dakika = 8Euro)
Praterden sonra Viyana üniversitesi ve onu takiben şehrin diğer önemli yapılarını gördük. Kısıtlı zamanımız olduğu için, çok fazla övülen ve görülesi bir yer olduğu söylenen Museum Quarter ve diğer müzeleri malesef ziyaret edemedik.Yeni belediye binası, bale salonu ve opera salonu Viyana'ya gidilip görülmeden dönülmemesi gereken yerler.
Tabi Viyana'ya gidip opera-bale izlememek olmaz. Birçoklarına göre dünya operasının merkezi sayılan Wiener Staatsoper (Viyana Devlet Operası) 25 Mayıs 1869 yılında Mozart'ın Don Giovanni adlı eseriyle resmen açılan Opera'nın performansı, Gustav Mahler yönetiminde zirveye çıkmış. II. Dünya Savaşı sırasında 1945 yılında bombalanan Opera Binası 10 yıl içinde yeniden inşa edilmiş ve yeni teknoloji ürünü donanım ve yepyeni sahmesiyle birlikte 5 Kasım 1955'te Beethoven'ın Fidelio'su ile bir kez daha açılmış. Bu 10 yıllık sürede de sanata ara verilmemiş elbette, geçici sahnelerde gösteriler tüm hızıyla devam etmiş.
Yılda yaklaşık 60 oyunun (opera ve bale toplamı) sergilendiği dünyanın en ünlü operalarından biri olan bu Opera'da aynı temsilin üst üste iki gün oynanmamasına dikkat ediliyor. Dolayısıyla 1,500 metrekarelik sahne alanının her santimetrekaresinde günün hemen hemen her saati bir faaliyet var! Zaten Opera yılın sadece iki günü kapalı: Noel'de bir gün ve Paskalya'da bir gün! Diğer 363 gün boyunca sabah 7:30'ta çalışmalar başlıyor. Öğlene kadar bir gün önceki temsilin dekoru sökülüyor, kostümler ve diğer ekipmanlar araçlara doldurularak, depo olarak kullanılan başka bir binaya taşınıyor. Öğleden sonra ise o akşamki oyunun sahnesi kurulmaya başlıyor.
Opera biletleri genellikle aylar öncesinden tükendiği için biz de aylar öncesinde biletlerimizi temin ettik ve ünlü balet Rudolf Nurejew'in yönetimindeki 3 perdelik bale gösterisi olan Don Kişot'u izleme fırsatı bulduk. Salon gerçekten çok etkileyiciydi kendimizi farklı bir alemde hissettik:)
Bina ayrıca rehber eşliğinde 6,5 EUR verilerek gezilebiliyormuş.
NOTLAR:
* Şinitzel, patates salatası, Apfelstrudel ve Sachertorte yenmeli.
* Viyanadan hediyelik alınabilecek, şehire has bişey bulamadık. Mozartın bu ülke vatandaşlığına geçmiş olmasıyla birlikte tek hediyelik geir kaynakları Mozart çikolatası, likörü vs olmuş, çikolata ve magbet almak yeterli olacaktır.
* Önceden planlanmış bir seyahatse mutlaka operaya bilet alınıp bir gösteri izlenmeli.
* Viyanayı gezmek için 2 en fazla 3 gün yeterli olacağından, uzun süreli bir gezi olacaksa yakın ülkelere çok ucuza gitmek mümkün. (Prag, Bratislava gibi)
* Viyana'nın oldukça soğuk olduğunu okumuştuk ama bizim şansımıza donduracak bir soğuk yoktu hatta güneşli bir hava vardı ama siz yine de önleminizi alın.
* Dönmedolaba binip Viyanayı tepeden izleyin.
* Beyler Swaroski mağazalarından eşlerine güzel güzel hediyeler alsın:)))
Tarihte olmamış belki ama görülen o ki Türkler Viyanayı kuşatmış, ne yöne baksanız Türk görmeniz mümkün bu şehirde.
Ertesi gün uçuşumuz öğle saatinde olduğu için son gün gezme imkanımız olamadı, böylece Viyana gezimiz sadece 1,5 gün sürmüş oldu yine de bu kadar kısa zamanda şehrin en önemli yerlerini görerek çok güzel bir seyahat geçirdik.
Güzel bir yazı olmuş, ellerinize sağlık :)
YanıtlaSilBeğeniniz için çok teşekkür ederiz.
YanıtlaSilOzellikle sondanki "Notlar" bolumu cok ama cok iyi olmus :)
YanıtlaSilGercekten cok ama cok tesekkurler..
NOT:
hemen opera biletimi aliyorum :P
Cok akıcı ve anlaşılır bir yazı olmuş. Bize marta gideceğiz. Ve bu yazınızı okumak çok faydalı oldu tesekkürler
YanıtlaSilTeşekkür ederim paylaşımınız için kasım ayında oradayım kısmetse :)
YanıtlaSil