Avrupa ülkeleri seyahatalerimizin ikincisini Hollanda'nın başkenti Amsterdam'da gerçekleştirdik.Kanalları, evleri, müzeleri, bisikletleri, insanları, eğlencesi, sakinliği kısacası herşeyi ile mükemmel bir Avrupa şehri.
Biletlerimizi Pegasusun kampanyalı biletlerinden aldığımız için oldukça ekonomik bir yolculuk oldu.Sabiha Gökçen'den kalkan uçağımız yaklaşık 3 saat 15 dakika sonra Shiphol havaalanına iniş yaptı.Havaalanına iner inmez 3 günlük sınırsız kullanım ücreti 59 Euro olan I Amsterdam kartı ve şehir haritası satın aldık.Bu kart ile nerdeyse tüm müzelere, kanal turlarına katılabiliyor, trenlere ücretsiz binilebiliyor,bazı restorantlarda %25 indirim sağlayabiliyorsunuz.Müze meraklısı değilseniz ve yürümeyi seviyorsanız bu kartı almayı tercih etmeseniz de olur ama şunu da hatırlatmakta fayda var, Amsterdam'da ulaşım oldukça pahalı, tren bileti tek yön için 2,6 Euro.I Amsredam kartu havaalanı - Amsterdam merkez arası ulaşımda kullanılamıyor, havaalanından şehir merkezine gidiş-dönüş için 10 Euro'ya bilet alınıyor.
Otelimizi www.booking.com adresinden bulup, rezerve ettik. Booking.com sitesinde, kayıtlı tüm otellerle ilgili daha önce giden kişilerin yorumları, otelin konumu, fiyat seçenekleri, otel özellikleri gibi tüm gerekli bilgilere ulaşarak en uygun oteli bulmanız mümkün olabiliyor. Otelimiz, Conscious Hotel Museum Square, müzeler bölgesi olan Museum Plein'de oldukça temiz, konforlu ve uygun fiyatlı bir oteldi.Özellikle güleryüzlü ve ilgili personeller çok sempatikti.Otelimize yürüme mesafesinde, konser salonu Concertgebouw, Van Gogh müzesi, Stradelijk museum of modern art, Rijkmuseum, Diamond museum vardı. Bu müzeler şehirde görülecek en önemli müzeler.
RijksMuseum: RijksMuseum sadece Amsterdam'ın değil, Hollanda'nın en büyük klasik sanat müzesi. İçinde Gabriel Metsu, Frans Hals, Rembrandt gibi ünlü Hollandalı ressamların eserlerini bulabilirsiniz. Ayrıca müzede Hollanda tarihi ile ilgili eserler de sergileniyor. Burayı detaylı gezmek isterseniz en az bir gününüzü vermeniz gerekebilir ancak sanat anlayışınız ve ilginize göre 1-2 saatte de gezip çıkabilirsiniz.En beğendiğimiz müze bu müzeydi, tavsiye ederiz.
Van Gogh Museum: Van Gogh Müzesinde 200'den fazla Van Gogh eseri ile beraber Van Gogh hakkında çok detaylı bilgi edinme fırsatınız var. Van Gogh'un eserlerinin yanı sıra öğrencilerinin eserlerini ve ticari olarak alıp sattığı tablolarıda görebilirsiniz. Bu arada sadece 37 yıl yaşamış bu ressamın en güzel resimlerini son yıllarında yapmış olduğu dikkatimizden kaçmadı.
Stedelijk Müzesi: Burası da Amsterdam'ın Çağdaş Sanatlar Müzesi.Tadilat dolayısıyla malesef ziyaret edemedik.
Concertgebouw: Amsterdam halkı sanata oldukça ilgili.Bu büyük konser salonunda nerdeyse her gün yeni bir konser oluyor.İzlemeyi istediğimiz konser, Brugge gezimizle aynı güne denk geldiği için malesef buraya da gidemedik.
Müze gezilerimizi tamamladıktan sonra şehrin diğer güzelliklerini seyre başladık.Şehir oldukça küçük ve yolları yürümek için o kadar güzeldi ki çoğu zaman yürüyerek gezdik.Toplu taşıma araçları dışında şahsi araçlar nadiren gözününe çarpıyor çünkü halkın büyük bir çoğunluğu bisiklet kullanıyor. Öyle ki bisiklet spor ya da hobi değil ciddi ciddi ulaşım aracı. Özel bisiklet yolları hatta trafik ışıkları bile var. Museumpleinden yürümeye başlayınca sırayla önce Leidseplin geliyor, burası oldukça eğlenceli ve hareketli bir yer. Bu meydanda neredeyse hergün bir etkinlik var. Çevredeki birçok kafe ve restoranlarda keyfinize göre yiyip içerbilir, canlı müzik ortamlarında güzel bir akşam geçirebilirsiniz. Buradaki Cafe American en eski ve ünlü cafelerden. Leidsestraat'ta trafiğe (ve bisiklete) kapalı alanda, küçük bir İstiklal Caddesi havasında, gezinti yapmanızı önerirz. Kumar oynamayı seviyorsanız meşhur Casino Holland'a çok yakın olduğunuzu hatırlatalım.Bir çok ülkenin başkentlerinde şubesi olan hard rock cafe burada da mevcut ama masa bulmak için bir süre beklemek gerekiyor.Hollandanın meşhur lalelerinin olduğu çiçek pazarıda bu civarda yer alıyor,tabi mevsim dolayısıyla biz sadece tohumlarını görebildik.Çiçek pazarının olduğu sokakta Hollanda peyniri alabileceğiniz civara göre uygun fiyatlı bir dükkan mevcut, biz aldık yedik size de tavsiye ederiz.
Bir kanal şehri olan Amsterdama gidip kanal turu yapmamak olmaz dedik tura katıldık.Şehir kanallardan oluştuğu için turla nerdeyse tüm şehri gezmiş olduk.Kanal turu, evlerin mimarisini, evlere eşyaların taşınması için çatılara konulan çengelleri, kanal evlerini, köprüleri, bisikletleri yani karadan göremeyeceğimiz bir çok detayı çok daha farklı bir gözle görmemizi sağladı.
Leidsepleinden ilerledikten sonra Dam meydanı çıkıyor karşınıza. Avrupa'daki şehirlerde Meydan kültürü çok geniş ve geçerli. En küçük şehirlerde bile bizim en büyük diye gördüğümüz meydanlardan daha geniş meydanlar bulmanız mümkün. Dam Meydanı da Amsterdam için böyle bir meydan. Istasyona doğru giden Rokin Caddesi ile DamStraat'ın kesişiminde Madame Tussaud's Müzesi (ünlülerin bal mumu heykellerinin olduğu müze), Bijenkorj Alışveriş Merkezi arasında kalan, ortasında basamaklarla çevrili anıtı ile bu büyük meydanı farketmemeniz imkansız. Nerdeyse sürekli farklı bir gösteri var. Gecenin bir saatinde bile bir sokak sanatçısının ya da bir grubun gösterilerini izlemeniz mümkün.Biraz ilerledikten sonra Amsterdam'ın açık ve hoşgörü kültürünün bir sembolü hale gelmiş, şehrin genel evleri olan meşhur Kırmızı Fener Mahallesi (Red Light District) varıyorsunuz. Ancak bunlar bildiğiniz tarzın dışında vitrinler halinde sergileniyor. Siz sokakta yürürken vitrindeki hayat kadınlarına bakıyorsunuz. Aynı zamanda Sex Show'ların da merkezi burası. Burada çok rahat bir şekilde eşinizle, dostunuzla gidebileceğiniz ve gerçekten ilginç bir deneyim yaşayacağınız sex show mekanı "Casa Rosso Theater". Buraya insanlar tamamen turistik amaçlarla gidiyor ama biz gitmedik:)
Dam meydanından ilerledikten sonra Central Stationa varıyoruz,burası şehrin merkezi. Oldukça geniş ve hareketli bir yer ama biz tren garı dışında görülesi pek bir yere rastlamadık.
Rembrantplein, Leidseplein'den sonra şehrin diğer eğlence merkezi. Burada da yemek yiyecek birçok mekan, cafe, bar bulabilirsiniz. Aynı zamanda hızlıca ve küçük miktarlarla umar oynayabileceğiniz Casino'lar da bulunuyor.Yine hafif uyuşturucuların olduğu coffea shoplar da burada. Bize kafa yapmadı ama -psikolojik olarak sanırım- çok eğlendik:))
Gent - Brugge Turu
Şehir merkezide, civar şehir ve ülkelere tur organize eden şirketler var. Biz de bu turlardan birisiyle Belçika Gent -Brugge turuna katıldık.
Amsterdam - Gent arası 2,5 saat kadar sürdü.Gent oldukça küçük ve şirin bir Belçika şehri.Kilise ve katedralları, evleri, kanalları gerçekten görülmeye değer.Buradan sonra yaklaşık yarım saat uzaklıktaki Brugge'a vardık.Burası da mükemmel mimarı yapıdaki evleri, oldukça ihtişamlı meydanı, at arabaları olan güzel bir Belçika şehri.Meşhur Belçika çikolatalarını satan bir çok dükkan var tavsiyemiz ne kadar uzak o kadar ucuz ve iyi çikolatalara erişebilmeniz.
Gidemediğimiz ama gidilebilecek diğer yerler:
Vondelpark: Hem yürüyüş, hem bisiklete binilebilecek çok güzel fotograflar çekilebilecek büyük bir park. İçinde güzel bir kaç kafe ve restoran olduğunu duyduk.
Anne Frank Evi (Anne Frank Haus)
Heineken Experience: Heineken'in bira işine ilk girerken azınlık hisseyi reddedip riske girerek tüm hisseyi kendi üstünealması ile başlayan bira macerasının ilk durağı burası. Şimdilerde şehir dışında bulunan Heineken'in ilk fabrikası bir müze/deneyim'e dönüştürülmüş. Biranın yapımından başlayarak eğlenceli ve interactive mekanlarda tüm fabrikayı gezmeniz ve bira yapımını başından sonuna kadar gözlemlemeniz mümkün. En sonunda da 2 adet bira Heineken'in size ikramı olacak.Bira merakınız varsa mutluka görmelisiniz.
Hermitage: Bu yeni açılan müze Rus Çarlığı dönemini tüm gösterişi ile sergiliyor. St.Petersburg'daki müzenin bir kısmı burada sergileniyor.Müze 2009'da yeni açıldığı için hem yerel hem de dışardan turistler tarafından akın akın ziyaret ediliyor. Bina eski bir Amsterdam'lı tarafından bağışlanmış. Müzenin alt katlarında bu eski eve ait mutfağı ve o günkü hayata dair sunumları görebilirsiniz. Aynı zamanda müze boyunca çarlık kıyafetleri ve eşyalarını aynı zamanda eski çarların ve çarlık zamanındaki olayların resimlerini görebilirsiniz.
Lale Müzesi(Tulip Museum)
Amsterdam diyince akla ilk gelen şeylerden birisi Lale. Burası kişisel çabalarla kurulmuş küçücük bir showroom havasında bir müze. Himalayalardan başlayan Lale macerası Osmanlı'da ciddi anlamda gelişiyor ve daha sonra Hollandalı'lar tarafından ülkelerine getirilerek sahip çıkılıyor. Şimdi bizim lalemizi bize satıyorlar gibi bir durum ama en azından dükkandaki lale çeşitlerinden almanız için fazla vaktiniz kaldıysa ziyaret edebilirsiniz.
Madame Tussauds - (Balmumu Müzesi): Dünyanın çeşitli yerlerinde görebileceğiniz ve aslında en ünlüsü Londra'da olan bal mumu müze zincirinin bir dalı da Amsterdam'da. Onlarca ünlü kişiyle beraber, girişte Hollanda tarihi hakkında bilgi almanız ve müzeyi gezerken interaktif oyunlara katılmanız mümkün.
Önemli Bilgiler
1) Amsterdam'a geldiğiniz anda ilk yapmanız gereken şey, bir (Tourism Info) turist bilgi merkezine uğramak ve bir adet harita
2) I amsterdam Card (Turistik Gezi Kartı) satın almak. (3 günlüğü 59 Euro)
Bu kart ile faydalanılabilecek hizmetler:
Ücretsiz Kanal Turu
İlk okutmanızdan itibaren 3 gün boyunca ücretsiz toplu taşıma (tramvay, metro, otobus)
Yaklaşık 20 müzeye Bedava giriş (Van Gogh, Rijkmuseum gibi ünlü müzeler dahil)
Yaklaşık 20 müzeye indimli giriş
Yaklaşık 30 mekanda özel indirim ve ikramlar
3) Bisiklet Kiralamak
Eğer bisiklet sürmeyi seviyorsanız Amsterdam'da kiralayacağınız bisiklet size oldukça keyif verecek. Şehrin bütün yollarında bisiklet için ayrılmış yollar bulunuyor. Şehir düz ve küçük olduğundan başka hiçbir araç kullanmadan sadece bisikletle şehri baştan başa gezebilirsiniz. Yalnız dikkat! Size verilen iki kilidi de sıkı sıkıya bağladığınızdan emin olun. Amsterdam nüfusu yaklaşık 700bin olmasına rağmen yılda yaklaşık 2 Milyon bisiklet çalınma vakası yaşanıyor.
Amsterdam Yeme İçme
Amsterdam birçok mutfağa ev sahipliği yapıyor. Turistik bölgelerde en çok göze çarpan restoranlar Arjantin Biftek ve Domuz Kaburgası (Steak & Spare Ribs) Restoranları. Yine şehri gezdikçe Endonezya restoranlarına rastlayacaksınız. Bunun sebebi Endonezya'nın eskiden Hollanda'nın en büyük sömürgelerinden biri olması. Hint restoranları ve özellikle İstanbul'da daha sık ve daha ayaküstü olmasını istediğim Sushi Bar'lar göreceksiniz. Hem de sushi'lerin bir ray üstünde gittiği taze taze gelen sushileri seçme şansınız olduğu restoranlardan.Döner ve kebapcılar da oldukça yaygın.
Şehrin meşhur Kahverengi Kafelerinde (Eet Cafe diye göreceksiniz) vakit geçirmeyi unutmayın. Ahşap dekorasyonları ile kendine has tarzları olan bu kafelerde özellikle kremalı elmalı tartlar nefis oluyor.
İçecek olarak tabi ki bira ve her yer tabi ki Heineken! Ama gerek Hollanda'nın kendi üretimi olan, gerekse başta Belçika olmak üzere Avrupa'nın birçok köşesinden gelen biraları mutlaka tatmanız gerekiyor.
Kentte CoffeeShop denen Cafe tarzı yerlerde hafif uyuşturucuları kullanmak serbest. Eğer denemek isterseniz bir CoffeeShop'a girip ilk defa Marihuana içeceğinizi belirtirseniz size ona göre hafif bir şey verirler. CoffeeShop'larda içki bulunmuyor.Alkolsüz içecekler ve yiyecek olarak da yine Marihuana'lı keklerden var.
Amsterdam'da Alışveriş
En ünlü Alışveriş merkezleri Dam Meydanı etrafındaki Magna Plaza ve De Bijenkorf. Fiyatları biraz tuzlu olabilir ama gezmenizi öneririm. Alışveriş merkezleri dışında Avrupa'nın ünlü pazarları da Amsterdam'da toplanmış. Mesela Albert Cuypstraat üstündeki Albert CuypMarkt Pazarı Avrupa'nın en büyük pazarlarından. Yaklaşık 300 standın bulunduğu pazarda yiyecekten, kozmetiğe, giyimden, süs eşyasına birçok şey bulmanız mümkün. Waterlooplein'deki Waterloo Pazarı da daha çok bit pazarı havasında kullanılmış eşya pazarı. İlginç ürünlere rastlayacaksınız gezmenizi tavsiye ederim. Museumplein bölgesinde Rijksmuseum ve Stadelijk Müzeleri etrafında Gucci gibi prestijli markaların dükkanlarına uğrayabilirsiniz.
Amsterdam'dan alınabilecek hediyeler
Peynir: Kentin birçok noktasında rastlayabileceğiniz peynir satan dükkanlar var biz çiçek pazarındaki bir dükkandan aldık.Ayrıca süpermarket zinciri Albert Heijn'in de çok büyük bir peynir reyonu mevcut. Üstelik uygun fiyata ve uçakta taşımaya uygun şekilde paketlenmiş.
Geleneksel Ayakkabı: Aslen ahşap olarak tasarlanmış ve eskiden kullanılan geleneksel çarık tipi Hollanda ayakkabılarından alabilirsiniz. Tabi bunun aynısı yerine sünger terlikleri, anahtarlıkları, seramik süs versiyonları ve magnetleri de mevcut.
Lale Soğanı: Amsterdam'ın bir diğer özelliği Laleler.
Hollanda Vizesi
Hollanda bir schengen ülkesi. Bundan dolayı herhangi bir Schengen ülkesinden aldığınız vize ile Hollanda'ya giriş yapabiliyorsunuz. Ancak yine de o vize ile ilk girişiniz ise vizeyi Hollanda'dan almak daha sağlıklı deniyor.
Kısaca Amsterdam
Kanal Turu (İlk bunu yapın, ön tanıma olur şehri)
Dam Meydanı (Dam)
Leidseplein (Eğlence / Turistik)
Rembrantplein (Eğlence / Turistik)
Red Light District (Eğlence / Sex Showları)
Vondelpark (Doğa / Kafa Dinlenme)
Rijksmuseum (Resim / Klasik Sanatlar)
Van Gogh Müzesi (Resim / Klasik Sanatlar)
Stedelijk Müzesi (Çağdaş Sanatlar Müzesi)
Anne Frank Haus (Anne Frank Evi)
Albert Cuyp Markt (Avrupanın en büyük açık hava pazarlarından)
Coffee Shops (Hafif uyuşturucu)
Bol fotoğraflı, bol yürüyüşlü çok eğlenceli çok güzel bir gezi geçirdik.Herkese bu küçük ve sıra dışı şehri gezmesini öneririz.
tebrikler epey güzel yorumlar.. güzel bir paylaşım sayfası ayrıca..
YanıtlaSilgüzel yazı olmuş, okurken bile eğlendim :)
YanıtlaSil