5 Oca 2011

Roma - Floransa Gezisi (19-25.12.2010)

Roma Floransa gezi yazıları, Roma Floransa gezi rehberi, Roma Floransa gezi notları, Roma Floransa tatil, Roma Floransa gezi yazısı, gezi planı, Roma Floransa turu, Roma Floransa'da yeme içme, Roma Floransa'da gece hayatı, İtalya Gezisi

Pegasus’un dönem dönem yapmış olduğu indirimli uçak bileti kampanyalarını takip etmenizi öneririz.Bu kampanyalar sayesinde yurt dışına tüm verdiler dahil 30-40 eurolara bilet bulmak mümkün olabiliyor.Bu kampanyalardan faydalanarak almış olduğumuz Avrupa uçak biletlerinden ilk seyahatimizi İtalya’ya gerçekleştirdik.
Biletlerimizi Pegasus’tan, otel rezervasyonumuzu www.tripadvisor.com’dan yorumlara ve önerilere göre yaptık.Bu gezimizde amaç gerçekten gezmek olduğu için otelin konseptinden çok merkezi olması önemliydi. Bu yüzden sitedeki yorumları okuyup, Google Earth’den otellerin konumunu inceleyerek terminale yürüme mesafesinde oda-kahvaltı konseptindeki Hotel Romantika’yı tercih ettik.

ROMA
Sabiha gökçen havaalanından saat 12:15 ‘te kalkan Roma uçağı yaklaşık 2 saat 45 sonra Roma Fiumicino Havaalanına vardık.Gelir gelmez turist danışmadan hemen bir şehir ve metro harikası edindik, bu işimizi oldukça kolaylaştırdı. Otelimizin olduğu Termini’ye (Termini: bütün metro ve trenlerin merkezi olan terminal) Leonardo ekspresi trenini ile gittik. (Havaalanı-Termini arası kişi başı tren fiyatı :14 Euro)
Otelimiz Hotel romantika, terminale 5 dakikalık yürüme mesafesindeydi, oldukça konforlu, merkezi,sıcak bir oteldi. Tek dezavantajı sadece cornflakes, reçel ve İtalyanların kahvaltı olarak çok fazla tükettikleri tatlı kruvasanları dışında bir şey yoktu. Bavullarımızı bırakıp odamıza yerleşerek hemen dışarı çıkıp bir an önce bu muhteşem tarihi şehri gezmek istedik.
İlk olarak yakınlardaki bir restorantta pizza margarita yedik.Fiyatları makuldü, en basit olan bu pizzanın fiyatı 5 Euro, tabi malzemesine göre fiyatları artıyor. (Malum yurt dışında ne eti olduğundan emin olamadığımız için hamburger,sosis, kıymalı spagetti vs maalesef uzak duruyoruz). Yemeğimizin ardından Romanın sokaklarında kaybolmaya başladık, her yapısı ayrı güzel, tarih kokan ve bizi heyecanlandıran şehirde yürümeye başladık, tabi ilk görmek istediğimiz yer gündüz görünümünden çok akşam ışıklandırılmış halinin görülmesi tavsiye edilen Collesium’du. Gerçekten gece hali çok daha güzelmiş. Daha sonra ayrıntılı olarak incelemek üzere Collesium’dan ayrılarak en yakın metro istasyonuna giderek tüm metrolarda kullanmak üzere 3 günlük sınırsız metro bileti aldık. (11 Euro) Kesişim noktası Termini olan, Line A ve Line B olmak üzere iki hattan oluşan bu metro hatlarını kullanarak en önemli turistik yerlere çok rahat ulaşıp şehrin tamamını gezebiliyorsunuz.
Metro kullanmak istemeyenler otobüste kullanabilir, otobüslerde 1 Euro’luk biletler kullanılıyor.
Bilet işlerimizi de hallettikten sonra içinde market, cafe ve birçok alışveriş mağazası olan Termini garını dolaştıktan sonra Roma’da kaldığımız sürece müdavimi olduğumuz Cafe Mokka’da nefis Cafe Latte’lerimizi içtik.Kahve İtalya’da oldukça tüketilen bir içecek olup baya ucuza satılıyor.Mc Donald’s ın Mc Cafelerinde de oldukça lezzetli ve ucuz ( 1,3 Euro)
Roma’da her sokak adeta tarihten bir sahne ,o yüzden turla gezmek yada araçlarla seyahat etmek yerine bol bol yürüyüp sokaklarda kaybolarak tadını çıkarmaya ve hiçbir şey kaçırmamaya özen gösterdik.
İkinci gün gezimize şehir merkezi olan Repubblica’dan başladık.Civardaki Teatrodell Opera, Santa Maria dell Angeli klisesini ve Palazzo delle Esposizioni’yi gezerek meşhur İspanyol merdivenlerine vardık.1723 yılında yapılan 138 basamaklı bu merdiven yapıldığı yılda Avrupanın en uzun merdiveniymiş.Merdivenlerden çıkıldığında Roma’nın panaromik şehir manzarası görülmektedir.
Buraları da gördükten sonra metronun Ottoviano durağında inerek Vatikana ulaştık.
Vatikan (Pontificio), Hıristiyanlık dininin Katolik mezhebinin yönetim merkezi olan devlet olup yerleşik nüfus 930 civarındadır. Fakat Vatikan turistik bir yer olduğundan bu nüfus turistlerle 1.500'ü aşmaktadır. Çevresi yüksek duvarlarla kaplıdır ve kameralarla izlenmektedir. Dünyanın nüfus ve yüzölçüm olarak en küçük ülkesidir. Mutlak monarşiye dayalı bir yönetim uygulanır. Devlet başkanı olarak Papa'nın sözleri yasa hükmündedir. Papa, hem devlet başkanı, hem de Katolik mezhebinin ruhani lideridir. Katolik kilisesinin genel başkanı, Vatikan devleti'nin de başkanı olur. Papa yasama, yürütme ve yargının da başkanıdır. Vatikan'ın 100 kişilik küçük bir ordusu vardır.
Detaylı bir aramadan geçtikten sonra Vatikana girerek oldukça ihtişamlı olan bu kliseyi gezdik, daha sonra postaneden kendi adresimize hatıra kartı atarak günü tamamladık.Roma'da kaldığımız diğer 2 gün de kalan diğer tüm turistik yerleri görmeye çalıştık. Aşk çeşmesi, Santa Maria in Trastevere (şu an kapalı), Pizza Navona (rengarenk cıvıl cıvıl bir meydan) , Pantheon (civardaki dondurmacılardan dondurma alın), Collesium, Vatikan müzesi (mutlaka görmenizi öneririz,kişi başı 15 euro).
Roma’da Görülecek Yerler
Spagna Meydanı: İspanyol meydanı olarak da geçen bu meydan, İspanyol Elçiliğini barındırır. Dünyaca meşhur markaların bulunduğu mağazalar bulmanız mümkün. Ünlü İspanyol merdivenleri de buradadır.
İspanyol Merdivenleri: 16. yüzyılda Trinita dei Monti kilisesi ile meydanı birleştirmek için yapılmış olan bu merdivenler çok dikkat çekicidir. Özellikle yazın bir açık hava salonu gibi dolar. Hediyelik eşya satıcıları bu merdivenleri özellikler yaz aylarında doldururlar.
Kolezyum: Tarihte Roma halkını eğlendirmek için gladyatör dövüşleri, tiyatro oyunları, mitolojik dramalar gibi etkinlikler düzenlemek amacıyla yapılmış olan, şehrin merkezinde bulunan, 50 bin kişi kapasiteli bir arenadır. Daha sonra başka amaçlar için de kullanılmıştır. 2007 yılında Dünyanın Yeni Yedi Harikası’ndan biri olarak seçildi. Roma İmparatorluğunun sembolüdür.
Aşk Çeşmesi: Trevi Çeşmesi isimli bu meşhur çeşme, Roma’nın en büyük çeşmesidir. Bu çeşme heykellerle kaplıdır. Çeşmeye para atanların dileklerinin gerçek olduğu ve bir de Roma'ya tekrar gelecekleri rivayeti vardır. Çeşme gece ışıklandırılıyor. Havuzun üstündeki kabartmalarda, bu havuzun yapılışıyla ilgili bir hikayenin resimleri yer almaktadır. Bu hikaye de Roma'lı askerlerin susuz kaldıkları bir anda güzel bir kızın meydana çıkıp onlara su bulmaları için kazmaları gereken yeri göstermesiyle ilgilidir.
Via Condotti: İspanyol merdivenlerinin karşı caddesi olan Via Condotti’de çok şık dükkanlar vardır. Bir çok ünlü tasarım dükkanı bu caddede yer alır.
Panteon: Tanrıların tapınağı anlamına gelen Panteon, eski bir pagan tapınağı olup, bugün bir Hıristiyan kilisesi olarak kullanılmaktadır. Tüm Roma tarihi yapıları içinde en iyi korunmuş olan binadır. Yuvarlak bir bina olup, eni ve yüksekliği birbirine eşit, ilginç bir yapıdır. 43 meter büyüklüğünde, tekneli bir kubbeye sahiptir. Ünlü ressam Rafaello, ve birçok ünlü papanın mezarları buradadır.
Santa Maria Maggiore Kilisesi: Roma’daki en büyük kiliselerden biri olup, çok etkileyici mozaiklere sahiptir. Altın işlemeler de kiliseyi oldukça ihtişamlı bir hale getirmiş.
Navona Meydanı: Oval ve büyük bir meydan. Roma’nın en hareketli meydanlarından biri. Bu meydanda Dört Nehir çeşmesi ve Sant'Angese in Agone Kilisesini görmeniz mümkün. Dört nehir çeşmesi, dünyanın 4 bir yanındaki 4 büyük nehri temsil ediyor ( Tuna, Ganj, Nil ve Rio della Plata)
FLORANSA
Roma turumuzu tamamladıktan sonra Floransaya gitmek üzere tren biletlerimizi alarak (27 Euro) 3 saatlik yolculuğun sonunda Floransaya vardık.
Otelimiz Hotel Margarita yine tren istasyonuna yürüme mesafesindeydi.Eşyalarımızı otele bırakıp şehir turuna başladık.Floransa 1 günde yürüyerek rahatlıkla gezilebilir.
Floransa’da Gezilecek Yerler
Piazza del Duomo (İL Duomo Meydanı):Katedral Meydanı Piazza San Giovanni'de bulunmaktadır.
Santa Maria del Fiore Katedrali:İnşaatı 1296 yılında ünlü mimar Arnolfo di Cambio tarafından başlatılmıştır. Fiorentina Cumhuriyeti ve elbise tüccarlarının zenginliği ile inşa edilmiştir. İnşaatı dört yıl süren ve Brunelleschi tarafından yapılan harikulade Kubbe'nin inşaatı 1434 yılında tamamlanmıştır. 16. yüzyılın sonunda yıkılan ön cepheye eski özelliklerini koruyan renkli mermerler kullanılarak yeni bir modern çehre kazandırılmıştır.Yapımı 600 yıl kadar sürmüştür.Katedralin heybetli kubbesi şehrin sembolüdür.463 basamaklıdır.
Çan Kulesi (il Campanile):Kule ince eve uzundur. Projeyi hazırlayan Giotto 1334 yılında inşaata başlar fakat, 1336 yılında ölür. Dolayısıyla, kulenin yapımı ancak 14. yüzyılın sonlarında tamamlanabilir; Gotik döneme ait olmasına rağmen kulenin çok renkli mermerlerle yapılmış olması ona Klasik dönem özelliği vermektedir.
Vaftizhane:Bina Romanesk stilin çok iyi bir şekilde uyarlanması ile beyaz ve yeşil mermer dekorasyonlar kullanılarak inşa edilmiştir. Kapılar dünyaca meşhurdur. Güney kapısı (1300) Andrea Pisano tarafından Gotik tarzda yapılmıştır; Yukarıdaki rölyeflerde San Giovanni Battista (St. John the Baptist)'in hayatı, aşağı bölümde ise sekiz adet hıristiyan fazileti resmedilmiştir.
Lorenzo Ghiberti tarafından yapılan Kuzey Kapısında, İsa'nın hayatını anlatan sahneler bulunmaktadır.
Doğu Kapısı, Michelangelo tarafından 'Cennetin Kapısı olacak kadar güzel' olarak tanımlanmıştır. Heykeltraş Ghiberti, 'Eski Ahitten sahneler olarak' adlandırmıştır.
Sanatçılar, kapılarda bulunan madalyonların içerisine kendi portrelerini yapmışlardır. Cennet Kapısı, 1966 yılında meydana gelen sel feleketinden kötü bir şekilde etkilenerek on adet panelden beşi kopmuş daha sonra tekrar orijinal yerlerine yapıştırılmıştır.
Vaftizhanenin içi siyah ve beyaz mermerler kullanılarak dekore edilmiştir. Yer döşemelerinde ise oniki burç'un sembolleri, kubbede ise 13 yüzyılın harikulade mozaikleri bulunmaktadır.
Piazza della Signoria (Meydanı):Palazzo Vecchio ve Loggia dei Lanzi bölümlerinden oluşan olağanüstü geçmişi ile Floransa'nın geçmişte olduğu gibi bugün de politik sahnesi durumundadır.
Burada bulunan heykeller, meydanı bir açık hava müzesi haline getirmiştir. Solda, atın üzerindeki büyük heykel, Giovanni da Bologna tarafından yapılan Küçük Cosimo (Medici)'ya aittir. Neptun (Poseidon) Çeşmesi (1576) 'nin hemen yanındaki bronz levhada rahip Savonarola'nın burada yakıldığını işaret etmektedir. Palazzo Vecchio'nun ön tarafında şanlı Marzocco, ya da Floransa'nın Aslanı, ünlü Judith ve Holophernes'in Donatello tarafından yapılan heykelleri ve Michelangelo tarafından yapılan Davide ve Hecules heykellerinin birer kopyesi bulunmaktadır.
Loggia dei Lanzi:14. Yüzyılın sonlarında inşa edilmiştir. Bugün, bir açık hava müzesi durumunda olan Loggia, önceleri toplantı yeri olarak kullanılırken daha sonraları Küçük Lanzi Cosimo muhafızlarının odası olarak kullanılmıştır. Antik ve Rönesans heykellerin bulunduğu Loggia'da sergilenen en önemli eser, Benvenuto Cellini tarafından yapılan ''Perseus'un Medusa'nın başını kopardıktan sonra havaya kaldırması'' sahnesidir.
Palazzo Vecchio:Mağrur bir şekilde meydana hakim olan 94 m yüksekliğindeki çan-kulesi ile güç sembolü Eski Saray. Kale burçları, korkuluk duvarları ve mazgallı siperleri ile birlikte 1299 ve 1314 yılları arasında Arnolfo di Cambio tarafından inşa edilmiştir.
Odalarındaki resimler Vasari, heykeller ise Benedetto da Maiano tarafından, Floransa'nın ve Medici'lerin şanına yakışır bir biçimde ve oldukça cok sayıda yapılmışlardır.
Ponte Vecchio (Eski Köprü):Floransa'nın yerini gösteren bir işaret taşı gibidir. 14. Yüzyıla tarihlenen üzeri kapalı köprünün eşi ve benzeri yoktur. Körünün üzerinden diğer tarafa geçilen yolun her iki tarafında, 16. yüzyıldan beri burada olan kuyumcu mağazaları bulunmaktadır. Mağazaların üzerinde bulunan koridor Pitti sarayı ile Uffizi'yi birbirine bağlamaktadır.
Uffizi Müzesi:Uffizi Müzesi, Medici Ailesinin yönetim ofislerinin (Uffizi) bulunduğu, Rönesans sarayında ev sahipliği yapmaktadır. Dünya'nın en güzel müzelerinden birisi olan Uffizi, zengin resim, çizim ve baskı kolleksiyonuna sahiptir: 14 yüzyıl Cimabue, Giotto ve Simone Martini çalışmalarından 15. yüzyılın seçkin sanatçıları olan Botticelli, Della Francesca, Leonardo Da Vinci'nin eserleri ve Geç Rönesans ressamlarından Raffaello, Michelangelo, Correggio, vb. sanatçıların yapıtlarına kadar bir çok meşhur eser müzede sergilenmektedir. Bu güzelliklein yanısıra 16. ve 17. yüzyıl Flemish okulunun olağanüstü güzellikleri de müzede sergilenen diğer eserleri arasındadır.
Pitti Sarayı ve Galerisi:15. yüzyılın sonlarında inşa edilmiş olan bu heybetli saray, resimler, sanat eserleri ve Kraliyet odaları için yapılmış duvar halılarına ev sahipliği yapmaktadır. Ayrıca, Palatine galerisinde sergilenen olağanüstü güzellikteki eserler görülmeğe değerdir. Bu eserler arasında Filippo Lippi, Titian, Giorgione, Veronese, Van Dyck ve Breughel gibi meşhur sanatçıların çalışmaları da bulunmaktadır.
Chiesa della Santa Croce (Kutsal Haç Kilisesi):Floransa'nın en eski meydanlarından birisinde bulunan Françeskan Kilisesi, Erken Rönesans doneminden inşa edilmiş olup arasında Michelangelo, Ghiberti, Machiavelli, Galileo, Rossini'ye de ait olan 274 adet ünlü sahsiyetlerin mezarlarına ev sahipliği yapmaktadır.
Galleria Accademia (Akademi Galerisi)Bu müze, original 'David' heykelinin yanısıra Michelangelo'nun amatör ve profesyonel çalışmalarına ev sahipliği yapmaktadır.
PİSA
Seyahatimizin son gününde meşhur Pisa kulesi görüp klasik fotoğraflardan çekmeden dönmek olmaz dedik yaklaşık 1 saat süren tren yolculuğu sonunda (tren bileti Floransa-Pisa: 6,5 euro) Pisa merkezine vardık, eğik kule 50 dakika yürüme mesafesindeydi yağmur yağdığı için yürümek yerine otobüsle gitmeyi tercih ettik.Yoğun yağmur sebebiyle klasik pozlarımızı verip fotoğraflarımızı çekip Floransaya geri döndük.
Pisa Kulesi, İtalya'nın kuzeyindeki Pisa şehrinde Piazza dei Miracolide (İtalyanca Mucizeler Meydanı) yer alan ve 1063-1090 yıllarında yapılan şehir katedralinin çan kulesi, ana yapıdan ayrı olarak 1173'te yapılmıştır. Ünlü Pisa Kulesi, bu çan kulesidir.
Kule üst üste bindirilmiş yuvarlak 6 sütun dizisinden meydana gelmiştir. 56 metre yüksekliktedir. Üzerine 294 basamaklı bir merdivenle çıkılır. En üstteki çanların bulunduğu 8. kat silindir biçimindedir.
Pisa Kulesi bitirildiği tarihten itibaren güneye doğru eğilmeye başlamıştır. Bunun sebebi temeldeki yumuşak zemindeki bir çökmedir. Günümüzde, kulenin tepesinden güney yönünde aşağı sarkıtılan bir çekül 4,3 metre açığa inmektedir. Ancak yapının ağırlık merkezinin izdüşümü kendi temel dairesinin içinde kaldığı için kule devrilmemektedir. Kule her yıl milimetrenin onda yedisi kadar (100 yılda 7 cm) eğilmektedir. Kulenin şu andaki eğimi 5,5° kadardır.
Kule, Pisa'nın gücünün ve zenginliğinin bir sembolü olarak Cenova ve Venedik'e rakip olarak yapılmıştır.
Galileo'nun, bütün cisimlerin aynı hızla ve aynı fizik kanununa uyarak düştüklerini farklı ağırlıklardaki iki top güllesini bu kuleden aşağı bırakarak gözlemlediği iddia edilmiştir. Bilginin kaynağı Galileo'nun bir öğrencisi olmasına rağmen bu iddia geniş çevrelerce bir efsane olarak kabul edilir.
Hava sıcaklığı: Yağmurlu olsa da hava çok soğuk değildi.Yağmurlu havada gezmek ve fotoğraf çekmek zor olacağı için şemsiye yerine kalın su geçirmez,şapkalı bir palto tercih etmenizi öneririz.
Yeme-içme: Civarda pizza ve spagetti yapan oldukça çok sayıda restorant var ama çoğu yabancılar tarafından açılmış vasat mekanlar.Son akşamımızda bir internet sitesinde önerilen restoranta gitmeye karar verdik, tarifte Hotel Derby’nin karşısındaki pizzacı diyordu bulmak biraz zor oldu ama aramamıza değdi.İtalyada yediğimiz en güzel yemekti.Spagettisi, soslu tavuk kanatları, patates ve soğan kızartması inanılmaz lezzetliydi.Ortam,müzik,servis ve fiyatlar yani herşey dört dörtlük bir mekan mutlaka tavsiye ederiz.Mekanın adı Montodoce.Bunun dışında tren istasyonun içinde ve meydanda olmak üzere 2 adet Mc Donald's var tercih edilebilir.
Alışveriş:Malum İtalyanın deri işlemeciliği meşhur özellikle de çanta,ceket ve eldivenleri.Gerçekten çok kaliteli ve özel üretim oldukları belli ama fiyatları biraz pahalı.Mesela en basit çantalar pazarlıkla 60-70 eurolardan başlıyor,ceketerinse en ucuzu 200 euro,yine de almaya değer.
Her sokağı ayrı güzellikte bu antik kentlere seyahat etmenizi şiddetle tavsiye ederiz.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder