21 Eyl 2006

Anılar...

İstanbul'da Fatih'te doğmuşum. Adımın Fatih olmasının tek nedeni de Fatih'te doğmuş olmamdır. Olay şöyle gelişmiş: Babam abim gibi benim de nufusumu kaydetmek için telefonla memleketimizin nufus müdürlüğünü aramış. Babam biraz ağır işitir. Sanırım ismime ve nerde doğduğuma aynı cevabı vermiş. Bunun sonucu olarak dolaylı olsa da doğduğum yer ismimi belirlemiş. Allah'tan mantıklı ve erkek ismine yakışır bir yerde doğmuşum. Eğer biraz düşünürseniz çevrenizde ki semtlerle çeşitlemelerde yaparak ne demek istediğimi anlarsınız. 4 yaşıma kadar Edirnekapı'da ahşap iki katlı bir evde oturduk. Orada mahalle savaşçısı ruhumun temelleri atılmıştır. Karşımızda oturan ailenin çocuklarını abimle birlikte her zaman püskürtmüşüzdür. O zamanlar taş kullanmıyorduk. Kullandığımız şey ayçekirdek paketleri içine koyulmuş çamurdu. Sonra Tarabya'ya yerleştik. Oradaki arkadaşlarımıza gelişen sokak savaşları tekniklerini öğrettik. Biz gelmeden evvel birkaç tane çete vardı. Fakat burada taş kullanılıyordu. Alışmak için boya tenekelerini nişangah olarak kullandık. Kısa süre içinde çok mesafeler kaydettik. Dört kardeş mahallenin tozunu attırmaya başlamıştık. Öyle ki diğer çetelerden birkaç kişi kendi sokaklarının çetelerini bırakıp bizim mangaya katılmıştı. Bir ara nerden geldiğini anlamadığımız 50'ye yakın aseton düşman hudutları içinde savaş ganimeti olarak ele geçirdik. Bunları göz yaşartıcı sıvı olarak kullanılıyorduk. Asetona temas eden düşman birkaç dakika ancak burnunun ucunu görebiliyor ve etkisizleşiyordu. Son büyük savaşla birlikte çoğumuz yaş haddini aştığımız için mahalle savaşlarımız sona erdi. İlk, orta, lise ve üniversiteyi İstanbul'da okudum. Sonra şans eseri askerliği de İstanbul olarak geçenlerde çektim. Ben şimdi askerim. Bu yazıyı yazdığım şu sıralar askerliğimin dağıtım iznindeyim. Sonra Tuzla Deniz Harp Okulunda Bahriye olarak devam edeceğim. Sırası gelmişken askerlik anılarımı buraya yazayım dedim.
21.05.2000 Tarabya/Tuzla

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder